Özellikle son yılların popüler çaylarından biri olan matcha çayı canlı yeşil rengiyle oldukça ilgi çekiyor. Yalnızca rengiyle değil vücuda sağlamış olduğu faydalar sayesinde de trend olan bu çayın kökeni Çin ve Japonya'daki geleneksel uygulamalara dayanıyor. Bu ülkelerde çok uzun yıllardır tüketilen bir içecek olan matcha çayının faydaları saymakla bitmiyor. Büyük emeklerle yetiştirilen bir bitki olan matchanın vücuda sağladığı birçok katkı bulunuyor.
Son zamanlarda matcha yalnızca çay olarak değil, lattelerin ve tatlıların da içine koyularak tüketilebiliyor. Oldukça zengin bir antioksidan kaynağı olan Matcha çayı ile zayıflama da mümkün olduğundan dolayı günlük diyetlerin de vazgeçilmeleri arasında yer alıyor. Matcha bitkisi, camellia sinensis bitkisinden elde edilen ve bir yeşil çay türü olarak tanımlanan bir bitki türü. Özel bir yetiştirme yöntemi bulunan bitkinin hasat sürecinde çayın bütün yaprakları kullanılıyor. Bu sayede matcha çayı yeşil çaya oranla daha fazla antioksidan ve daha fazla kafein içeriyor.
Yeşil çay ile aynı yapraktan elde edilseler de matcha çayının tadı yeşil çaya oranla daha yumuşak ve dokusu da daha kremsi. Ayrıca yetiştirilme aşamasında çay yapımı gerçekleştirilirken toz haline getiriliyor. Bu da matcha çayı üretiminin oldukça farklı ve zahmetli bir süreçten geçtiği anlamına geliyor.
Matcha çayı hakkında en çok merak edilen konulardan biri matcha çayı nedir konusu. Matcha çayı bitkileri hasat yapılmaya 2 hafta gibi bir süre kaldığında çiftçilerin etrafına örmüş oldukları gölgelikler altındaki yeşil çay çalılarında yetiştirilen bitkiler olarak biliniyor. Bu uygulama sayesinde yapraklar hem daha yumuşak hem de daha tatlı ve daha parlak hale geliyor. Gölge yapraklardaki klorofil miktarını koruduğu için daha canlı bir yeşil hal almasını sağlıyor. Ayrıca gölge sayesinde macha bitkisinin amino asit içeriğinin de daha zengin olmasını sağlıyor.
Hasat sırasında yapraklar elle toplanıyor ve sonraki süreçte ise buharda pişirilerek kurutuluyor. Sapları ve damarları ayıklanan matcha çayı besin değerlerini kaybetmesin diye karanlık bir ortamda öğütülüp toz haline getiriliyor. Yaprakların öğütme işlemi oldukça zahmetli işlemler arasında yer alıyor. Matcha bitkisi bu zor üretim süreçlerinden geçtikten sonra çay yapmaya hazır hale geliyor. Matcha çayı hazırlanışı aşama aşama şu şekilde sıralanabilir:
Matcha çayının pek çok faydası ve aynı zamanda birçok özelliği bulunuyor. Matcha çayı özellikleri arasında ise en önemli özelliği yüksek bir antioksidan kaynağı olması yer alıyor. Saymakla bitmeyecek özellikleri ve faydaları ile matcha çayı yeşil çayın olumlu etkilerinin hemen hepsine sahip. Bunun dışında matcha çayının sahip olduğu antioksidan oranı yeşil çaydan daha fazla olarak biliniyor. Antioksidanlar hücre hasarı azaltmada ve ayrıca kronik hastalıklara sebep olan radikallerin zararlarını engellemeye yardımcı olurlar. Bir fincan matcha çayı içerisinde yaklaşık olarak üç fincan yeşil çaya denk gelecek miktarda antioksidan bulunuyor. Matcha çayı cilde faydaları arasında antioksidanın bir diğer özelliğinin güzel bir cilt görünümü sağlaması. Matcha çayı içermiş olduğu maddeler sayesinde UV radyasyonun etkilerine karşı da savaşır. Matcha çayı faydaları şu şekilde sıralanabilir;
Matcha çayı yapısında A ve C vitaminleri, demir, protein ve kalsiyum gibi pek çok yararlı madde bulunuyor. Böylece bu çay içilmeye başladığı zamandan itibaren vücudun kendini daha iyi hissetmesi sağlanıyor. Hastalıklara karşı savunmacı bir duvar görevi üstlenen bu çay karaciğer hasarlarına da iyi geliyor. Zengin bir besin profiline sahip olan çay kalp hastalıklarına karşı koruma görevi görüyor. Düzenli bir şekilde tüketilen matcha çayı kolesterol ve damar tıkanıklığının da seviyelerini oldukça azaltıyor.
Çilekli matcha çayı faydaları arasında da tok tutma özelliği ön plana çıkıyor. Metobolizmayı hızlandırma özelliğine sahip olduğundan dolayı kilo vermeye yardımcı oluyor. Ayrıca sakinleştirici ve enerji artırıcı özellikleri sayesinde beyindeki alfa dalgalarını da artırıyor. Matcha çayının içermiş olduğu kafein ihtiyaç halindeyken odaklanmaya yardımcı olur fakat önerilen miktarın dışına çıkılmaması gerekir. Önerilen miktardan fazla için matcha çayı kişilerde gerginlik ve sinirlilik gibi olumsuz olan etkilere yol açabiliyor. Bunun yanı sıra matcha çayı etkileri arasında uykusuzluk da bulunuyor. Hemen her bitki de olduğu gibi matcha bitkisinin de yetiştirilmiş olduğu topraklarda bazı kimyasallar ve kirleticiler olabiliyor. Bu da insan vücudunun zararlı maddelere maruz kalmasına sebep oluyor.
Matcha tozu çay yaparak tüketilebildiği gibi hayvansal ya da bitkisel olan sütlerin de içine ilave edilerek tüketilebilir. Böylece elde edilmiş olan içecek yazın buz küpleriyle serin ir içecek haline dönüşebilir. Ayrıca kış aylarında ise sıcak bir şekilde tüketmek de mümkün. Matcha tozu kullanım alanı oldukça geniş bitki türlerinden biri.
Örneğin; bu tozu iki çay kaşığını geçmeyecek miktarda smoothielere veya gronola tariflerine de eklemek mümkün. Matcha çayı tüketiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise günlük kullanım miktarı. Kişiden kişiye günlük ölçü miktarı değişiyor olsa da güvenli bölgede kalabilmek adına ölçülü olmak gerekiyor. Günlük olarak 1 ya da 2 fincan matcha çayının fazlası kişiye zararlı olabiliyor.
Bunun yanı sıra çayı hazırlarken kullanılacak matcha tozu miktarı da oldukça önem taşıyor. Matcha çayı tercihi yaparken mutlaka sertifikalı ve onaylı olan ürünlerden almak gerekiyor. Matcha çayı nasıl tüketilir konusunda dikkat edilmesi gereken konulardan biri de günün hangi saatinde tüketildiği konusu. İçinde bulunan kafein miktarı göz önüne alındığı zaman matcha çayının uyku kaçırma ihtimali nedeniyle geç saatlerde içilmemesi daha doğru olabiliyor.
Cilt bakımı denince akla genel olarak yaz mevsimi gelse de aslında bakım her mevsim gereklidir. Çünkü her mevsimin kendine has özellikleri vardır ve insan teni her bir mevsimin olumsuz özelliklerinden etkilenebilir. Kış mevsimi, tenin etkili ve güçlü bir bakıma en çok gereksinim duyduğu ayları kapsar. Kış mevsiminin soğuk ve sert havası ciltte istenmeyen oluşumların gözlenmesine sebebiyet verebilir. Fizyolojik ve psikolojik açıdan rahatsızlık veren bu oluşumları önlemek oldukça önemlidir.
İnsan, hem iç hem dış organlarına gereken özeni göstermelidir. Çünkü tüm organlar, çok kıymetlidir ve sağlıklı bir yaşam için bütün organların en iyi şekilde bakılması şarttır. İç organların muhafaza altına alınmasını sağlayan ve tüm bedeni tepeden tırnağa saran uzuv deri, cilt olarak adlandırılır.
Hyalüronik asit, şeker ve proteinden oluşan bir ürün. İçeriğinden kaynaklı olarak bu asit biyolojik bir yapıya sahip. Temelde bir molekül olan hyalüronik asit su tutma özelliği ile vücut için önemli bir göreve sahip. Kaslarda, eklemlerde, göz sıvısında ve ciltte doğal olarak bulunan hyalüronik asit; kozmetik açıdan sağladığı faydalar sebebiyle son yılların en çok araştırılan konularından biri haline gelmiş durumda.
Hemen her yaştan kadın ve erkeğin cilt bakım rutini için en çok araştırdıkları ürünlerin arasında sivilce kremi geliyor. İsminden de anlaşılacağı üzere sivilce probleminin giderilmesi amacıyla kullanılan bu ürünler farklı markalar tarafından üretilen çeşitli versiyonlar ile piyasada bulunuyor.
Atopiye eğilimli cilt, ciltte kuruluk, kaşıntı ve kızarıklık gibi belirtilerle kendini gösteren kronik bir cilt durumu olan atopik dermatitle ilişkilidir. Bu cilt tipi, genellikle cildin doğal bariyerinin zayıflaması nedeniyle dış etkenlere karşı daha savunmasız hale gelir.
Micellar su, cilt bakımında temizlik ve bakım sunan çok yönlü bir üründür. İlk kez Fransa’da geliştirilen bu ürün, zamanla dünya genelinde popülerlik kazanarak güzellik ve cilt bakım rutinlerinin vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Boyalı saçlar, kimyasal işlemlerin etkisiyle hassaslaşarak daha fazla özen ve özel bir bakım gerektirir. Saç boyama işlemi sırasında kullanılan kimyasallar, saç tellerinin doğal yapısını bozabilir ve nem kaybına yol açabilir.
Kuru saçlar, saç tellerinin ve saç derisinin yeterince nemlenmemesi sonucu oluşur. Bu durum saçın mat, sert ve cansız görünmesine neden olabilir.
